Ey Kadın, artık ADIN var.
Meşhur FEMİNİST yazar Duygu Asena hani öyle demişti ya “Kadının adı yok”, artık var.
Var ama bu kadına verilen VASFI ne?
Çalışan, Emekçi, Personel, İşçi vs. vs.
Şimdi vasfı da oldu.
Kendi evinde güvenli, yalıtımlı, huzurlu, konforlu ve onurlu EVİN HANIMI iken adı yoktu, şimdi artık adı var.
Yani artık Anne olur fakat çocuğu ile ilgilenemez, evlenir fakat eşi ile ilgilenemez, yuva kurar fakat evi ile ilgilenemez ama olsun, artık adı var.
Kendi çocuğuna bakmak yerine KREŞ’TE çalışır, eşine bir bardak su vermek yerine GARSONLUK yapar, kendi anne/babası ile ilgilenmek yerine YAŞLILAR EVİ’NDE çalışır, hatta kendi sofrasına iki kap yemek yapamaz, onun yerine FAST FOOD yemek zorunda kalır ama olsun, artık adı var.
Ve dahası, evinde eşine ŞIK görünecek ne vakti ne de takati kalmaz ama her sabah herkesten önce kalkarak kişisel bakımını yapar, öyle işine gider, yine de olsun, artık adı var.
İnsanın doğasında olan sabrı, tahammülü, hoşgörüsü ve iyi niyeti dışarıda sonuna kadar harcanır, akşam evine BİTMİŞ ve TÜKENMİŞ olarak döner, değil ailesine, kendine bile katlanamaz hale gelir ama olsun, artık adı var.
Kadın artık doğal tasarımına yani fıtratına uygun olan misyonu yerine KAPİTALİST SİSTEMİN emekçi ÇARKINDA bir DİŞLİ olmuştur ama olsun, artık kadının adı var.
Yani evinde HANIM olmanın huzuru, çocuğuna ANNE olmanın gururu, kocasına EŞ olmanın onuru yerine tüm bu sıfatları kerih görerek ÇALIŞAN KADIN sıfatı ehven görülür ama olsun, yine de artık kadının adı var.
Size de birileri kadınlarımızı fena halde gaza getirmiş de TÜKETİM ÇARKI’NIN bir aparatı haline dönüştürmüş gibi gelmiyor mu?
Mevcut sistemin derdi gerçekten KADINA bir KİMLİK kazandırmak olsaydı, bu kadını dışarıda çalışmaya MECBUR bırakmadan da bir yolunu bulmak olmalıydı.
Madem EV HANIMLIĞI EN AĞIR İŞÇİLİKTİR ki bu çok doğru bir tespit, o halde bunun bir meslek olduğu resmi olarak kabul edilmelidir.
Mesela gerçekten kadını korumak için EKONOMİK GÜVENCE vermek istiyorsanız, KAMUSAL SİSTEM bunu gönüllü EV HANIMLIĞINI tercih edenlere en az asgari ücret vermeli ve sigortasını tam yatırmalı, hatta 20 yıl evli kalmak kaydıyla en fazla 20 yılda emekli etmelidir.
Böylece kadın kendi çocuğunu BAKICI ya da KREŞE vermek zorunda kalmamalı, bir anne ŞEFKATİ ile kendi çocuğunu kendi yetiştirebilmelidir.
Dahası akşam evine dönmüş çiftlerin yorgunluk ve bitkinlik yüzünden evlilik hayatına dair tüm yaşanası hallerden mahrum kalmadan, hiç değilse KADININ kendi evinde daha dinç ve dingin olması sağlansa, böylece de aile huzuru ve mutluluğu yaşansa olmaz mı?
Bence bu durumun bir numaralı sorumlusu olan Kadın Aile Bakanlığı hem KADINI hem de AİLEYİ korumamaktadır, bunun yerine kadını erkekle ÇATIŞTIRARAK (feminizm) kadını kapitalist sistemin çarkları arasına atmış oluyor.
Günümüzde ilk evlilik yaşı Erkeklerde 28, Kadınlarda 25 yaşına çıktığı için zaten GECİKMİŞ EVLİLİKLER üstüne bir de ekonomi yüzünden bozulan İLİŞKİ ve İLETİŞİM sonucu çabuk boşanmalar yaşanıyor, bu durumu engellemek ve toplumun yapı taşı olan çekirdek aileleri korumak için ev hanımlığının resmîleşmesi şarttır.
Hakkın ve Hakikatin sahibi olan yüce Mevla “Mümin ERKEKLER ve mümin KADINLAR birbirlerinin DOSTUDUR…” (Tövbe 129) diyerek bir çatışma ve rekabet duygusu ile değil birbirlerini TAMAMLAYAN bir bütünün iki parçası olduklarını beyan etmiştir.
Son söz: Maddeye hükmetmek isteyenler ATOMU, Topluma hükmetmek isteyenler ise AİLEYİ parçaladı.
Yorumlar