Her taşında, her figüründe, bağımsızlık ruhu yatıyor.

 24 Mart 1936 tarihinde İsmet İnönü tarafından büyük bir törenle açılan bu anıt, Avusturyalı heykeltıraşın ustalıkla işlediği taş kaide üzerine yerleştirilmiştir. Galip gelen Türk askeri ve yenik düşen düşman figürü, bağımsızlık mücadelesinin ve zaferin derin anlamını taşır.

Fotoğrafı çekerken, birçok kişi heykelin önünde klasik açılar arıyordu. Ama ben farklı bir şey yapmak istedim. Arkadan dolanarak, Türk bayrağını ve heykelin güçlü silüetini aynı karede birleştirdim.

 Çünkü bu sadece bir görüntü değil, aynı zamanda bir duyguydu: bağımsızlık ve umut.

Bu karede, dalgalanan bayrağın gölgesi ve anıtın sessizliği bir araya geldi.

 O an, Kurtuluş Savaşı’nın destansı hikayesini ve bu toprakların özgürlüğe duyduğu bağlılığı hissettim. Gökyüzüne yükselen bayrak, geçmişin fedakârlığını ve geleceğe olan inancı simgeliyordu.

Bu anıt ve onun etrafındaki atmosfer, yalnızca tarihimizin bir parçası değil, aynı zamanda bizim kim olduğumuzu hatırlatan bir sembol.

 Her taşında, her figüründe, bağımsızlık ruhu yatıyor.