-
Gözden kaçırmayın

İZMİR - CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, 17 Nisan 1940 tarihinde temelleri atılan Köy Enstitüleri'nin Türkiye'nin eğitim tarihine damgasını vurduğunu hatırlatarak 85. Köy Enstitüsü Haftası dolayısıyla önemli değerlendirmelerde bulundu.
Köy Enstitülerinin Felsefesi: İş İçinde, İş İçin, İş Aracılığıyla Eğitim
Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç gibi önde gelen düşünürlerin vizyonuyla şekillenen Köy Enstitüleri, geleneksel eğitim anlayışından farklı bir yaklaşım benimsemişti. Bu kurumlar, öğrencilere sadece teorik bilgi vermek yerine, iş deneyimi kazandırarak onları topluma entegre etmeyi amaçlamıştı. “İş içinde, iş için, iş aracılığıyla” felsefesiyle çalışan Enstitüler, köylerin kalkınmasına ve gençlerin mesleki becerilerini geliştirmesine önemli katkılar sağlamıştır. Örneğin, birçok Enstitü mezunu, köylerinde tarım, hayvancılık veya zanaat alanlarında faaliyet göstererek ekonomik refahı artırmıştır.
Eğitim Devrimi Niteliği
17 Nisan 1940’ta başlayan bu eğitim devrimi, o dönemde kırsal bölgelerde yaşayan ve genellikle eğitimden uzak kalan gençlere fırsatlar sunarak toplumsal eşitsizliğin azaltılmasına katkıda bulunmuştur. Köy Enstitüleri, sadece birer okul olmanın ötesinde, aydınlanma meşalesi görevi görmüş, yöneticileriyle, öğretmenleriyle ve öğrencileriyle birlikte Türkiye'nin kalkınma sürecine yön vermişlerdir. Bu kurumlar, köylerde modernleşmeyi, yeni fikirleri yaymayı ve kültürel çeşitliliği korumayı hedeflemiştir.
Köy Enstitülerinin Sonrası
1950’li yılların başlarında başlayan süreçle birlikte Köy Enstitüleri kapatılmıştır. Ancak bu kurumların bıraktığı miras, Türkiye'nin eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamında önemli bir yerini korumaktadır. Günümüzde Köy Enstitüleri'nin deneyimleri, kırsal kalkınma projeleri ve gençlerin mesleki eğitimi için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.
Yorumlar
Yorum Yap